Merhaba arkadaşlar,
Bir önceki yazımda kara kutunun mucidi David Warren hakkında
kısaca bir şeyler paylaşmıştım. Bu defa yaptığı icattan biraz bahsedeceğim.
Kara kutular, FDR -
Fligt Data Recorder ( Uçuş Veri Kaydedici) ve CVR – Cockpit Voice Recorder
(Kokpit Ses Kaydedici) olmak üzere iki farklı tiptedirler.(Günümüzdeki kara
kutularda bunlar tek cihazda birleşmiştir.) FDR, uçağın konumu, hızı, irtifası,
yakıt harcanımı gibi parametreleri kaydederken, CVRlar adından da anlaşılacağı
gibi kokpitteki sesleri, pilotların telsiz ile yaptığı konuşmaları vs.
kaydeder. Önceleri sadece hız, irtifa gibi temel verileri kaydeden cihazlar
yapılmışsa da günümüzde yüzlerce değişik parametreleri kaydedebilen kara
kutular yapılmaktadır.
Kara kutunun görünümü |
Kara
kutular resimde de gördüğünüz gibi, sanılanın aksine siyah renkte değildirler.
Enkazda kolayca fark edilebilmeleri için turuncu renkte yapılmışlardır. Bunun
yanı sıra üzerindeki fosfor şeritler ışık tutulduğunda parlayarak
araştırmacıların kutuyu bulmalarını kolaylaştırırlar. Peki denize çakılan
uçaklarda kara kutular nasıl fark edilir? Bunun için kara kutular üzerinde ULB
– Underwater Locater Beacon (Sualtı Konum Bulucu) denen bir verici
bulunmaktadır.
Underwater Locater Beacon |
Bu verici, her saniye 37,5 KHz’lik sinyaller gönderir. Bu
sinyalleri algılayabilecek alıcılarla kara kutunun yeri tespit edilmeye
çalışılır. Kara kutular, su altında 1 ay boyunca sinyal göndererek bulunmayı
bekleyebilirler.
Su altındaki kara kutular |
Yukarıda kara kutuların turuncu renkli olduğunu söyledik.
Fakat niye kara kutu diye adlandırılıyorlar; bu isim nereden geliyor? Bununla
ilgili en yaygın görüş ve bence de en mantıklı olanı siyah – ya da kara –
rengin birçok kültürde kötülüğü, karamsarlığı, mutsuzluğu simgelemesi. Kazalar
gibi trajik, kara olaylarda kullanıldığı için bu cihazlar kara kutu olarak
adlandırılmışlardır. Bunun dışında içinde ne olduğu, nasıl çalıştığı tam olarak
bilinmeyen cihazlar kara kutu ya da kapalı kutu gibi isimler alırlar. İçindeki
bilgiler incelenmeye alınana dek bilinmediğinden bu cihaza kara kutu
denilmiştir. Başka bir görüş ise, 2. Dünya Savaşı devam ederken savaş
uçaklarına eklenen bazı elektronik komponentlerin siyah renkte olması ve bunlara
kara kutu ismi verilmesi; daha sonra bu
ismin FDRlara geçmesidir.
Kara kutuların şekli ve yerleştirildikleri yer de çok önemlidir.
Araştırmacıların yaptığı analizler ve geçmişteki kazaların incelemeleri
sonucunda uçaklarda kaza sonrası en az hasar alan yerin uçağın arka kısımları
olduğu belirlenmiştir. Bu yüzden kara kutular, uçakların arka kısımlarına
yerleştirilirler. Şekilleri de yine çarpmada en az hasarı alabilmesi için
silindir olarak tasarlanmıştır.
Kara kutuların uçaktaki konumu |
Evet arkadaşlar, kara kutuların şekli, rengi, adının nereden
geldiği gibi bilgileri öğrendikten sonra biraz da üretimi, çalışması,
dayanıklılığı hakkında bilgiler vereceğim. Kara kutuların üretiminde temel
olarak paslanmaz çelik, alüminyum, titanyum ve izolasyon malzemeleri (sıvı
köpükler vs.) gibi materyaller kullanılır. 7-8 mm kalınlığında paslanmaz
çelikle çevrilir ve ateşe daha dayanıklı olması için içi 2.5 cm kalınlığında
alüminyum ile kaplanır; izolasyon malzemeleri ile donatılır. Ayrıca ısıyı
emmesi için içine karbonat doldurulur. Bu kara kutuların 1000 dereceden daha
yüksek sıcaklıklara – en azından
belirli bir süre – dayanmaları gereklidir. Çok yüksek şiddetli çarpışmalara,
patlamalara veya deniz altındaki yüksek basınca dayanabilmelidir. Aşağıdaki
videoda kara kutuların dayanıklılığı ile ilgili yapılan testlerden bazılarını
görebilirsiniz.
Kara kutular, uçağın motorlarının çalışmasıyla kayıt
işlemine başlarlar. Bu kayıt motorların durmasına dek devam eder. FDR, uçuş
boyunca kaydetmesi gereken tüm parametreleri kaydederken CVR, kaydetmesi
gereken sesleri yarım saatlik kaydeder. Yani uçuş ne kadar sürerse sürsün CVRda
kayıtlı olan sesler son yarım saatlik dilimdeki seslerdir. Günümüzde bu süreyi
uzatan cihazlar geliştirilmiştir; fakat genel olarak 30 dakikalık olanlar
kullanımda. Kayıtlar eskiden teyp bantlarına yapılırken artık gelişen
teknolojiyle solid statelere kayıt yapılmaktadır. FDR kayıtları da yine aynı
şekilde solid stateler üzerine yapılmaktadır.
Teyp Bandı |
Solid State |
Kaza sonrası yetkililer kara kutuları bulduklarında verileri
değerlendirmek üzere inceleme laboratuarlarına alırlar. Burada kara kutular
açılır ve içindeki bilgiler bilgisayarlara aktarılarak bunun için yapılmış özel
analiz programlarıyla okunurlar.
CVRdaki veriler de yine uzman bir ekip tarafından dinlenir.
Ve FDRdaki verilerle karşılaştırmaları yapılır. Bu kayıtların dışında kazayı
inceleyen ekibin enkaz alanında bulduğu deliller / işaretler, o anki hava
durumuyla ilgili meteorolojik raporlar, kazadan sağ kurtulanlar varsa onlarla
yapılan görüşmeler, kule kayıtları gibi toplanan tüm bilgilerin ışığında kaza
sebebiyle ilgili sonuca varılır. Bunun yanında özel simülasyon programlarıyla
FDR kayıtlarındaki parametrelerden yola çıkılarak uçuşun birebir simülasyonu
hazırlanabilir.
Örnek simülasyon |
Kara kutuların yapılış amacı ve bir numaralı görevi
kazaların oluşumuyla ilgili bilgileri tespit etmek olsa da başka bir kullanım
amacı daha vardır. Uçakların bakımı yapılırken de FDR kayıtları kullanılabilir.
Mesela uçak yerdeyken yapılan testlerde FDR kayıtlarına bakılarak uçakta bir
sorun olup olmadığı önceden tespit edilebilir. Ya da uçuş sırasında pilotun
tespit ettiği bazı olumsuzluklar iniş sonrası bu cihazlardan alınan bilgilerle
kontrol edilir. Gerçi artık inişi beklemeye de çoğu zaman gerek kalmıyor.
Uçaklara QAR – Quick Access Recorder (Hızlı Erişim Kaydedici) denen sistemler
kurularak uçuş sırasında FDR kayıtlarına ulaşılabiliniyor. Bu cihazlar kara
kutuların aksine kokpite yakın bir yerde olur ve uçakta pilot bir olumsuzluk
far ettiğinde buradaki kayıtları inceleyerek önlem alır.
Quick Access Recorder |
Yazımın sonunda şuna da değinmek istiyorum. Kara kutuların
kazaların nasıl oluştuğunu, neyin yanlış yapıldığını ortaya çıkardığını ve
bunların tekrarlanmaması için önlemler alınmasını sağlandığını belirttim.
Burada önemli bir nokta da kazalardan sonra can kayıpları ne yazık ki geri
döndürülemiyor; fakat bu tür faciaların yaşanmasına sebep olanlar da cezasız
kalmamış oluyor. Her şey FDRlarda kayıtlı olduğu için kazaya sebep olan
yanlışlığın pilottan, uçağın üretimini yapan firmadan veya bakımını yapan
firmadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı gün yüzüne çıkıyor. Kazada suçu bulunanlar cezasız kalmamış oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder