Bu
kazayla ilgili detaylı yazıya geçmeden önce bilmeyenler için uçağın ağırlık
merkezinin ve stall olayının ne olduğunu açıklayayım.
Stall: Stall, basit olarak, uçağın havada tutunamaması
olayına denir. Bu durum uçağın havada kalması için gereken hız limitinin altına
düşüp ağırlık kuvveti > kaldırma kuvvetine yol açarak meydana gelebilir.
Veya uçağın burnu fazla dikildiğinde, hücum açısı –angle of attack- (uçağın yer
ile yatay doğrultuda yaptığı açı) artarak uçağın havada tutunamamasına sebep
olur. Bunu biraz açarsak havanın, uçağın kanatlarına resimdeki gibi düzgün bir
şekilde gelmesi gerekmektedir.
Böylece kanadın üst kısmına göre alt kısımda yaratılan yüksek basınç uçağı havalandırır. Fakat uçağın burnu gereğinden fazla yukarı dikildiğinde angle of attack açısı artar ve kanat üzerinden geçen hava akımı bozulur. Düzgün bir hava geçişi olmayınca uçak havada tutunamaz ve düşmeye başlar.
Böylece kanadın üst kısmına göre alt kısımda yaratılan yüksek basınç uçağı havalandırır. Fakat uçağın burnu gereğinden fazla yukarı dikildiğinde angle of attack açısı artar ve kanat üzerinden geçen hava akımı bozulur. Düzgün bir hava geçişi olmayınca uçak havada tutunamaz ve düşmeye başlar.
Kanatın yer ile açısı ne kadar artarsa hava akımı da bozulur |
Ağırlık Merkezi: Uçağın dengede durduğu merkezdir. Yakıt miktarı,
yolcu sayısı, bagaj yükü gibi ağırlığı etkileyen etmenlere göre yeri değişebilir.
Her uçağın ağırlık merkezinin belirlenmiş limitleri vardır. Eğer ağırlık
merkezi bu limitin dışına çıkarsa uçağın dengesi bozulur. Bunu engellemek için
ağırlık merkezinin kaydığı tarafın zıt yönüne ağırlık eklemek veya o yönden
ağırlık eksiltmek gerekir.
Sarı nokta uçağın ağırlık merkezi |
8 Ocak 2003 Çarşamba günü,
ABD’nin Kuzey Karolina eyaletinden Güney Karolina’ya gitmek üzere Charlotte /
Douglas Uluslararası Havalimanında, Beechcraft 1900D uçağı hazır bulunuyor. 25
yaşındaki kaptan pilot Katie Leslie ve 27 yaşındaki 2. pilot Jonathan Gibbs
güzel bir havada yaklaşık 30 dakikalık kısa bir uçuş için uçaklarına doğru
hareket ettiler; o günün son günleri olduğunu bilmeden.
19 kişilik kapasiteye
sahip Beechcratf 1900D tipi uçağın tüm biletleri satılmıştı. Yolcular, bagajlarını
bırakıp uçağı doldurmaya başladılar. Bagaj ekibi, uçağın arka kısmındaki kargo
bölümüne yükleri doldurmaya başlıyor. Fakat o gün daha öncekilerden daha ağır
bir yükün uçağa yüklendiğini düşündüler. Hemen bunu pilota bildiriyorlar.
Uçağın kalkışından önce bazı hesaplamaları yapmak yardımcı pilotun
görevlerindendir. Bu uçaktaki yardımcı pilot Jonathan Gibbs de bu görevlerinden
biri olan uçağın ağırlık merkezini hesaplıyor. Bu hesaplamayı yaparken uçağın
ağırlığını etkileyecek parametreleri hesaba katmak zorunda. Yolcuların
ağırlığını hesaplamak için önceden belirlenmiş standart bir değeri yolcu
sayısıyla çarpacak. Ama yolcular, bu değerin oldukça üzerinde de olabilir.
Hesabını yapan ikinci pilot ağırlık merkezinin limitlerin dışına çıkmadığı
sonucuna vararak tüm bagajı uçağa yükletiyor. Kaptan pilot Katie Leslie de
kalkış öncesi yapması gereken kontrollerini tamamladıktan sonra kemerlerini
bağlıyor ve uçak kalkışa hazır.
Kuleden kalkış iznini alan pilotlar,
uçağı harekete geçiriyorlar. Pistte hızlanan uçak havalanmaya başladığında ise
ters bir durum meydana geldi. Uçağın burnu normalden çok daha fazla bir açıda
havaya doğru dikiliyor. Stalla yakalanan uçak sola doğru yatarak hızla düşmeye
başlıyor. Pilotlar uçağı kontrol etmek için ellerinden geleni yapsalar da uçak
hava alanındaki bir hangarın üzerine düştü. Dahası, içi yakıtla dolu olan uçak
patlayarak büyük bir yangın başlattı. Ne yazık ki tüm yolcular ve iki pilot
hemen oracıkta hayatlarını kaybettiler.
Aşağıdaki videoda kazanın simülasyondaki canlandırılmasını izleyebilirsiniz.
Kara kutu kayıtlarından
tespit edilen pilotların son sözleri ise (çevirebildiğim kadarıyla) şunlar
oluyordu:
Kaptan Pilot: Kalkış gücüne geçelim lütfen.
İkinci Pilot: Güç ayarlandı.
İkinci Pilot: Çapraz kontrol 80 Knot
İkinci Pilot: V-Bir V-R (Kalkışın iptal
edilemeyeceği hıza ulaşıldığını belirten terim)
İkinci Pilot: V-İki (Güvenli kalkış için gereken hıza ulaşıldı)
İkinci Pilot: Pozitif oran.
Kaptan Pilot: İniş takımlarını kaldır.
(İniş takımlarının
kapanırken çıkardığı ses)
İkinci Pilot: Ne?
Kaptan Pilot: Yardım et!
Kaptan Pilot: Tutabildin mi?
İkinci Pilot: OH, # (sanırım küfür ediyor)
Kaptan Pilot: Aşağı it!
İkinci Pilot: OH, #
(İniş takımı uyarı sesi
geliyor)
(Stall uyarı sesi
geliyor)
Kaptan Pilot: Burnu aşağı it! (Bağırarak)
Kaptan Pilot: Ahh! (Bağırarak)
Kaptan Pilot: Aman tanrım!
Kule: Air Midwest 5481 için acil durum!
(Stall uyarı sesi
kesiliyor)
Çarpışma gerçekleşiyor.
Kazayı incelemeye gelen müfettişler
kazanın nedenini öğrenmek için deliller aramaya koyulurlar. Yakıt deposuna ait
bir kapak kalkış sırasında uçağın pervanelerine çarpmış ve kazaya sebep olmuş
olabilir. Ama olayı daha ayrıntılı incelediklerinde uçağın düşme sebebinin bu
olmadığı ortaya çıktı.
Pistte kalkış için
beklenirken, ondan hemen önce bir Bombardier uçağı kalkış yapmıştı. Uçak, Bombardier
uçağının kalkışı sırasında oluşan bozuk hava akımına kapılıp düşmüş olabilirdi.
Bu fikri incelemeye başlayan müfettişler İki uçağın tam olarak aynı rotada
gitmediğini tespit edip bu iddiayı da çürüttüler.
Peki, Beechcraft 1900D uçağını düşüren
olay ne?
Yunuslama (Pitching) Hareketi Arka kısımdaki siyah boyalı yüzeyler ise elevatörler |
Uçağın
burnunu aşağı ve yukarı hareket ettirmesine yunuslama hareketi (pitching)
denir. Pilotun bunu yapabilmesi için kuyruk kısmındaki elevatörleri, (irtifa
dümeni) kumandayı ileri geri hareket ettirerek aşağı ve yukarı hareket
ettirmesi gerekmektedir. Elevatörler ile lövye arasındaki bağlantıyı sağlayan
kablolardan birinin olması gerekenden daha kısa olduğu anlaşıldı. Bu yüzden
elevatör, hareketini rahat bir şekilde yapamıyordu. Uçağın kalkış anında düşmüş
olması da kazanın bu yüzden gerçekleştiği ihtimalini güçlendiriyor.
Elevatör - Lövye bağlantısı |
Bunu soruşturan yetkililer elevatörün
bakımını yapan teknisyenlerin ifadelerini alıyorlar. Ortaya çıkan sonuç
korkunç. Taşeron firmalardan gelen teknisyenler bu uçak üstünde deneyimli
kişiler değillerdi. Daha kötüsü 25 aşamadan oluşan elevatör bakımının 9
aşamasını atlayarak yapmışlardı. Onlar için görünürde bir sorun yoktu.
Kazanın nedeni belli olmuş gibi görünse
de müfettişlerin aklını kurcalayan önemli bir sorun vardı? Kalkıştan önce
pilotlar, kontrol dümenlerini test etmişlerdi; ayrıca uçak bu şekilde daha önce
uçmuş ve bir sorun olmamıştı.
Peki, bu sefer uçak niye çakıldı?
Uçaklar yolculuk için en güvenli
araçlardır. Eğer bir uçak düşmüşse çok büyük ihtimalle birden fazla sorun aynı
anda meydana gelmiş demektir.
Bu uçakta da tek sorun
elevatörler değildi. Yazının başında görevlilerin bagaj yükünün ağırlığıyla
ilgili pilotları uyardığını söylemiştik. Pilot yaptığı hesapta bir problem
olmadığını saptamıştı. Yetkililer ise ağırlığı bir de kendileri hesapladılar.
Uçak olması gerekenden 250 – 300 kg daha ağırdı. Bagajların uçağın arka kısmına
yüklendiğini de düşünürsek uçağın belirlenmiş ağırlık merkezi noktası bagaj
yükünden dolayı arka kısma doğru limit dışına çıkmıştı. Yani ikinci pilot
ağırlık merkezini yanlış hesapladığı andan itibaren uçağın düşeceği
kesinleşmişti.
Uçağın kalktığı pist ve düştüğü yer |
Kalkış sırasında uçağın
arka kısmı daha ağır olduğundan burun yukarı dikilmiş; kanatlar kaldırma
kuvveti için gereken hava akımını alamayınca stall meydana gelmişti.
Elevatörlerin de randımanlı çalışmaması neticesinde pilot burnu düzeltememiş
uçak yerdeki hangara çarpmıştı. Buradaki bir ayrıntı da 25 yaşındaki pilot
düşmeyi engelleyemeyeceğini anladığında uçağı yerdeki insanlara zarar vermeyecek
bir yöne çekmeye çalışmış. Nitekim bunu da başarmıştı. Kazada sadece yerdeki bir kişi
hafif yaralandı.
Kazadan sonra Beechcraft gibi küçük yolcu
uçaklarının ağırlık konusunda her zaman bir risk taşıdığı anlaşıldı ve ağırlık
konusunda yeni düzenlemeler yapıldı. Bakım hatalarının önünü kesmek için bakım
yapan firmalara yapılan denetimler artırıldı. Koyulan bu kurallar kazada ölen
21 kişiyi geri getirmese de bundan sonraki uçuşlarda bu tür olayların
yaşanmasına engel olacaklardı. Blogumuzun başlığındaki “havacılık kuralları
kanla yazılmıştır” sözü de zaten buradan çıkmaktadır.